bugün

entry'ler (4433)

turn the page

"Umut belki de gelecek sayfadadır, kitabı kapatma !!! "

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek

Haydar Ertem'in okuyuşu ile daha bir etkili hale gelen şiirdir. Dinleyenin içinden geçen dizelerdir..

" aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa... "

finlandiya

öyle her önüne gelenin öğretmen olamadığı, öğretmenlik mesleğinin neredeyse en prestijli ve saygı duyulan meslek olduğu ülkedir. eğitim sistemi efsanedir, muhteşemdir demeden önce bunu oluşturan eğitimcileri nereye konumlandırdığına bakıp ders almamamız gerekir.

insanları da güzeldir.ülkeleri de.. bir tek tuzlu şekerleri var anason kokulu onu sevmiyorum..anasonlu şekerli deniz suyu tadında bir şey..

çağan şengül

bi emir can iğrek değildir...

aslı saraç

kıymetli bir hazinenin toprak altında olduğunu bilip gün yüzüne çıkarılmamasının insanda bıraktığı hüzün neyse bu hanım efendinin şahane sesinin geniş kitlelerce bilinmemesi karşısında oluşan üzüntü aynıdır. dinleyin bir hele hak vereceksiniz..

https://www.youtube.com/watch?v=RyJtWW1mhz8

stockholm

kavşağa dair tüm trafik kurallarını yaşayarak öğrendiğim güzel şehirdir.

Gamla Stan diye bilinen eski şehrin Stortorget adında bir meydanı vardır küçük, şirin bir meydan.. renkli evleri ve nobel müzesi ile bilinen bir meydan aynı zamanda. işte bu meydanda bu gözler 1630 yılından beri orada varlığını sürdüren bir kafe görmüştür. neredeyse 400 yıl...
bizim memlekette 40 yılı dolduran yapıları kentsel dönüşüme sokup gökdelene çeviriyoruz. adamların evleri demiyorum kurulu vaziyetteki işletmeleri bile yüz yıllarca muhafaza edilebilmiş. keza ara sokaklarda bir çok benzer yaşta dükkan görmek mümkündür.

misvak dergisinin çapulcu karikatürü

bu mihaz özürlülerin gerçek mizah yapanları neden çekemedikleri belli oluyor.. ayrıca bu gundilerin neden mizah yapamadığını anlamak isteyen için ibretlik bir karikatürdür.

regl olan ilk kadının söylediği söz

"bizden çok erkeklere dert olacak bu meret... demedi deme.. "

yeni türkü nün en güzel şarkısı

"leylaklar açmış gördün mü" * * *

hoşuma gidiyorsun sözüne iyiymiş demek

- hoşuma gidiyorsun
--iyiymiş
-aynen*
--tabiki de
-hayırlısı
--sıkıntı yok
-kısmet
--yapcak bişey yok
-Çok fazla mastürbasyon yapanın, çocuğu olmuyormuş...
--aasslkasdf !!??

cemil meriç

"iyilik yapan mükafat beklediği an tefecidir..."

diyerek beni benden almıştır.

sofie nin dünyası

vaktiyle yaran bir diyaloga sebep olan kitaptır, kafa açar.. iyidir hoştur..

rahmetli büyük ninem (annemin anneannesi) sofi nin dünyası'nı görür elimde, içli içli okuduğumu fark eder..

-ne okuyorsun evladım ?
--sofi'nin dünyası anane
-bakiyim bi
--(kitabın kapağına bakar, sofi'yi sufi diye algılar)
-heh şöyleee, afferim oğlum sana.. Al şu parayı harcarsın..
hep böyle kitaplar oku tamam mı evladım..afferim sanaa..

Kusura bakma annane...böyle de bir anımdır..

Güzel kitaptır, hep böyle kitaplar okuyun..

las meninas

Faucault'un düşünsel sürecinde kırılma noktası olan tablodur.. Adam bu tablodan ilhamla kitaplar yazmış, teoriler üretmiştir..

cinsel devrim olmadan hiç bir şey olmaz

önce cinsel evrim olması lazımdır.
memleket maymun dolu, goril dolu..
önce bunlar cinsel olarak insani çizgiye bi evrilsinler bakalım.
arkası gelir..
devrim de yaparız, kariyer de..

ilkokul aşkı vs lise aşkı

şimdilerde ilkokul öğrencilerinin aşk acısını dile getiren facebook paylaşımları nedeniyle fark yok desek yeridir..
çocuk daha sırtında çantasını taşımakta zorlanıyor, okula giderken beslenme ve suluk ile gidiyor. kalkmış internette duvarına "çaresiz hissediyor" deyip ,
" seni çok seviyordum beni neden terk ettin, yıkılacağımı sanma ayaktayım. şimdi başkalarının kollarında kahpe oldun mutlu musun?" yazıyor. ohoo ne içti arkadaşım bu bebeler, nasıl bir algoratima yüklemişler bunlara !

eskiden ciddi farklar vardı;

ilkokul;
-Oğlum Ayşe'nin yanına geç.
+geçmesem öğretmenim ???
-çocuklar gülmeyin arkadaşınıza. geç oğlum o da arkadaşın senin..

Lise;
-Oğlum Ayşe'nin yanına geç.
+Hocam yetim doyurmuş kadar sevaba girdiniz ..!

ali balcı

twitter adresi şu şekildedir.

https://twitter.com/abalci

1991 doğumlu cumhuriyet savcısının olması

prusya kralı büyük II. frederik, postdam ormanlarında gezinirken kendisine saray yaptırmak için bir arazi beğenir, lakin bu arazi bir değirmenin bulunduğu tepenin yanındaki alçak bir tepe üstündedir değirmeni de satın alıp arazisine eklemek ister. bu maksatla değirmen sahibi sans souci'ye yüklü miktarda para teklif eder. ama değirmenci kabul etmez, fiyatı daha da arttırıp teklifini yeniler. ama değirmenci kabul etmez yine de teklifi.

-"satmak istemiyorum" der.

bunun üzerinde büyük frederik;

- "ben bu ülkenin kralıyım, satmazsan zorla alırım" der

bu tehdit karşısında değirmenci alman hukukun mottosu olacak sözü eder;

- alamazsın, berlinde hakimler var !

bu söz hukuk alanındaki inkılapları yapan krala söylenmektedir üstelik, kral bunun üzerine hukukun üstünlüğünü kabul ettiğini beyan edip değirmene dokunmaz. `http://en.wikipedia.org/wiki/Frederick_the_Great`
"adamlarda ne adalet varmış arkadaş" diye içinizden derin bir ah ettiyseniz, biraz daha yakınlara gelelim, geçmişimizden örnek verelim isterseniz !

bursa ulu camii'nin tam ortada, kubbenin altında havuzlu, 18 köşeli bir şadırvan bulunur. ulu cami’nin özelliklerinden birisi olan şadırvanın yapım hikayesi enteresandır:

cami inşaası için tasarlanan arazilerin hepsi istimlak edilir, şadırvanın bulunduğu yerdeki toprak parçası hariç. arsanın sahibi ihtiyar, kimsesiz bir hristiyan ninedir ve arazisini vermek iztemez, yüksek miktarlarda para teklif edilir yine de razı olmaz satmaya. tam arazinin orta yerine denk geldiği için de bütünlüğe engel teşkil eder ve proje iptal edilir.

aradan yıllar geçer yaşlı kadın ölür, kimi kimsesi olmadığı için arasizi devlete kalır ve projeyi uygulamak için engel kalmamıştır. lakin kadının rızasının olmadığı bir amaçta bu arazinin kullanılmasının hakkaniyetli olmayacağından dolayı burası ibadet edilen bir kısım yerine şadırvan haline dönüştürülür.

evet, adalet herkes içindir, yalnızca seçkinlerin, güçlülerin, imtiyaz sahiplerinin, ayrıcalıklı kişilerin değildir !

dokunup duran kız

kendi kişiliği ile bağlantılı bir sevgi dilini kullanan kızdır. normaldir.

her kişilik yapısı ilgi duyduğu kişiyle iletişim yolu olarak kendine uygun olan biçimi kullanır.

örnek olarak şunlar sıralanabilir..

1. nitelikli beraberlik(oturup konuşma, birbirine vakit ayırma, ortak zaman dilimini paylaşma)
2. onay sözleri(yaptıklarından dolayı mutlu olduğunu belirtme, sevdiğini belirtme vs)
3. hediye alma (buluşma öncesi alınan bir gül, bir gece eve ısmarlanan pizza vs)
4. hizmet davranışları(yemek yapma, yardım etme, su getirme vs)
5. fiziksel temas(seks, sabah öperek uyandırma, elini omzuna koyma, dokunarak iletişim kurma vs)

daha detaylı bilgi için (bkz: beş sevgi dili)

kısacası size dokunarak bir şey anlatan kız size ilgi duyuyordur.
hassas bir konu olduğu için titiz davranmak lazımdır,

angutluk yapma, efendi ol..
kızın duygularına karşılık ver, ala boynuzlu gavat.

eşek kadar olmuş üniversitelinin kopya çekmesi

küçükken komşunun bahçesine dalan çocukların, ilkokulda arkadaşının silgisini aşıran versiyonları eşek kadar olunca kopya da çekiyor..

hatta ayakkabı kutuculuğu yapanları da var büyüyünce..

biraz ağır mı oldu ne?

her kopya çekeni de aforoz etmemek lazım sanırım.

neyse

kopya çekin ama ayakabı kutusu işi sakat hacı..

sınavsız atanan 85 bürokrat akrabası

george orwell "hayvan çiftliği" romanında çok anlamlı bir aforizma kullanmıştır.

(bkz: bütün hayvanlar eşittir ama bazıları daha eşittir)